10 Nisan 2015 Cuma

Sen Yağmur Dök - Rüya Bozumu


bunu kardan
bunu çocuktan
bunu rüya bozumundan
perişan

bunu yanlış kürkten
üstüne fazla giyinmekten
yanlış şeyden tanırsın

bu yalnız senden
bu fazla düşmek
bu rüya bozumunda

tren yolundayız yine bir yolculuk
zaten kavuşmaz iki kişi birbirine
bu yanlışlıktan hiç tatmin olmadı yüreğim (?)
kuru taştan toprak kardan
yakan kürkü çıkarıp atmaktan
sandım böyle olunca rüya

bu yalnız senden
bu fazla düşmek 
bu rüya bozumunda
~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~

kimsenin sözlerini yazmadığı bir şarkının, 
yazıya dökümüydüm.

9 Nisan 2015 Perşembe

henüz değil.


kadir gecesi doğdun, dedi annem.
akşam ezanı okunuyordu.

şanslı mı olurmuş kadir gecesi doğanlar anne? diye sordum,
gözlerim meraktan kocaman.

...

son kaç yıldır hatırlamıyorum,
doğum günü gecelerimde hep yalnızım.

küçük bir kek üzerine tek bir mum koyup,
üfleyememişliğim bile var hatta.
bazen, tek bir nefes de takılabilir insanın boğazına.

...

bir yerlerde bu zincir kırılacak biliyorum.
'iyi ki doğdum', diye şarkılar söyleyerek dolanacağım evrende.
mayıs ayının o şahane gecesinde.

ama henüz değil.
henüz değil anne.

3 Nisan 2015 Cuma

uzun oldu, güç olmadı.


yazı, yüreğe küsmüyor da
onu tetikleyen huzursuzluklar azaldıkça
yürekle birlikte harfleri de duruluyor sanki insanın.

deli işi şu yazmak,
bakmayın siz afilli duruşuna.

yaş kemale erdikçe
insan iki kez düşünüyor nokta öncelerini.

önceleri / önceler / önce
henüz emeklemeyi öğrenmiş adım avcısı bir bebek gibiydi.
hızla koştururken satır aralarında parmak uçları,
şimdi bir ileri bir geri.

sessizliğin iz düşümleri yok malum
ve satır sonu zengin kafiyeleri.

şimdilerde,
hep biraz müzik gerektiriyor artık yazı,
tanıdık birkaç enstrüman sesi ve
şarkı sözleri.


 Sessiz gelir yanıma
Başını dizime yaslar
Öylece uyur, yağmur çiseler